Endüstri 4.0 ve Kurumsal Çevresel Sürdürülebilirlik

Teknoloji, günümüzde çalışma şeklimizden nasıl yemek sipariş ettiğimize, nasıl televizyon izleyeceğimize, çalışacağımıza ve çalıştığımıza kadar her yönümüzü şekillendiriyor.

Teknoloji Dönüşüyor

İlk sanayi devrimi, üretimi mekanize etmek için buhar gücünü kullandı. İkincisi, ürünleri üretmek için elektrik gücü kullanırken, üçüncüsü üretimi otomatikleştirmek için bilgisayarları kullandı. Dördüncü devrim şimdi gerçekleşiyor, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik, robotik ve yapay zeka gibi yıkıcı teknolojiler etkileşime girme, çalışma ve yaşama şeklimizi değiştiriyor.

Fiziksel dünyayı dijital dünya ile bağlamak için dönüştürücü teknolojiler kullanıyor. Son derece otomatik, akıllı sistemler insanların yaşamlarını değiştirmeyi vaat ediyor ve hatta insanların rolünü sorguluyor.

Endüstri 4.0 Kavramı

Endüstri 4.0 terimi, 2011 yılında, ticaret, siyaset ve akademi temsilcilerinden oluşan bir dernekten sonra, 'Endüstri 4.0' olarak bilinen bir girişimin yaratılmasıyla yürürlüğe girmiştir. Bu girişim Alman imalat endüstrisini güçlendirmeyi ve Alman Hükümeti'nin desteğini kazanmayı hedefleyerek Industrie 4.0 Çalışma Grubu'nun 2013 yılında kurulmasına yol açmıştır. Endüstri 4.0, bilişim teknolojileri ile tüm yaşamsal mekanizmaları bir arayı getirmeyi amaçlayan bir hedeftir.

Endüstri 4.0’a yönelik gelişmeler şu anda üretimde önemli bir etkiye sahiptir. Endüstri 4.0’ın temel hedefi, daha yüksek düzeydeki bir otomasyona ve daha yüksek düzeyde bir operasyonel etkinlik ve üretkenliğe ulaşmaktır.

Endüstri 4.0’da, fabrikalar giderek daha da otomatikleşiyor ve içindeki makinelere analiz etme ve birbirleriyle iletişim kurma yetenekleri verildiği için kendi kendini izliyor. Endüstri 4.0'ın parçası olan diğer teknolojiler arasında büyük veri analitiği, bulut bilişim, yapay zeka, makine öğrenmesi, robotik vb… yer alıyor.

Endüstri 4.0; işletmelerin iletişim, bilgi ve akılcılık yoluyla üretimin esnekliğini ve verimliliğini artırarak uzun vadeli olarak rekabet güçlerini artırmayı ve geliştirmeyi hedefliyor ve beraberinde ekonomik, sosyal ve çevresel dönüşümleri getiriyor.

Endüstri 4.0 ve Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik, çevresel, sosyal ve ekonomik ilişkiler üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmeye yönelik çabaları ifade eder ve iklim değişikliği, kirlilik ve kaynak kullanımı konularında mücadele eder. Ayrıca, bir ekonomideki tüm üretken birimlerin tutarlılığı, dijitalleştirilmesi ve bağlanması fikrini vurgulayarak büyük bir bilgi sisteminde gerçek dünya sanallaştırması yaratır.

Endüstri 4.0 hem bir fırsat hem de bir zorluktur. Çevreye zarar vermeden artan insan ihtiyaçlarını karşılamak için küresel üretim çıktısını geliştirme potansiyeline sahiptir. Başka bir deyişle, dünyayı daha sürdürülebilir kılabilir.

Dünya çevresel sürdürülebilirliği benimsiyor. Endüstriler ve tüketiciler, birçok farklı sektörde güçlü sürdürülebilirlik özelliklerine sahip ürün ve hizmetler için önemli bir talep yaratıyor.

Dijitalleştirilmiş ve ağ bağlantılı üretim süreçleri daha sürdürülebilir üretimi kolaylaştırıyor. Verimlilikteki artış, yalnızca maliyetler açısından değil, aynı zamanda çevreye zararlı gaz emisyonları açısından da büyük tasarruf sağlıyor.

Şirketler sürdürülebilir bir gelişme sağlamak ve / veya sürdürülebilirliği desteklemek üzere organizasyonlarını, stratejilerini, politikalarını ve operasyonlarını şekillendirmek için Endüstri 4.0 ile ilgili araçları ve fırsatları etkin bir şekilde kullanmalıdır.

Kurumsal Çevresel Sürdürülebilirlik

Endüstri 4.0’ın etkilerini arttırdığı günümüzde yapılan faaliyetlerin çevresel boyutlarını da görebilmek gerekir.

Artan küresel nüfus, iklim değişikliği, kirlilik ve doğal kaynakların azlığı nedeniyle, sürdürülebilirlik bugünün organizasyonları için temel bir yönelim haline gelmiştir. Sürdürülebilirlik, endüstri hattında dijital teknolojilerin benimsenmesiyle geleneksel fabrikaları akıllı fabrikalara dönüştürmekte olan bir endüstri girişimi olan Endüstri 4.0'ın itici güçlerinden biridir.

Çevresel boyutu, kaynakların geri dönüşümü ve yenilenmesi, kaynak kullanımını en aza indirgemek için süreçlerin ve ürünlerin yeniden tasarlanması, yenilenebilir kaynaklarla yenilenemez kaynakların değiştirilmesi ve döngüsel ekonomi modellerinin benimsenmesi ile başarılabilir.

Kurumların çevresel sürdürülebilirlik performansları değerlendirilirken tüm kaynak, enerji ve su tüketimi, kirletici, atık ve sera gazı üretimi ve sebep olduğu tahribatlar ve bunların iyileştirilmesinde alınan kararlar ve uygulamalar göz önünde bulundurulmalıdır.

Herkes İçin Teknoloji

20. yüzyılın başlarında yalnızca zenginler arabaya sahip oluyordu. Ancak Henry Ford, montaj hattı konseptini geliştirmesiyle birlikte hızla Amerikan otomobil pazarının neredeyse yarısına hâkim oldu.

Ford'dan önce, arabalar yetenekli usta ekipler tarafından el işçiliği ile yaratılıyorlardı. Ancak, bir araba tamamlandığında takım diğerine çalışmaya başlayabiliyordu. Ford, bu işlemi, belirli montaj işlemlerinde çalışan birden fazla istasyonla, her otomobili bir üretim işleminden diğerine montaj sırasına göre değiştirerek yeniden yapılandırdı.

Bugün, araba üretimi büyük ölçüde tamamen otomatiktir ve robot işçiler insan ekiplerin yerini almaktadır.

Robotlar, üretim sürecinde gerçekleştirilen adımların hassasiyetini arttırdı ve hata oranını düşürdü. Hata oranının azaltılması, sonunda atık malzemelerin azalmasına ve hasarlı ürünlerin gerekli onarım aşaması için ekstra enerji maliyetlerinin önlenmesine katkıda bulundu. Bu, üreticilerin, otomobiller gibi ürün ömrü boyunca, hammaddeden, ürünlerin piyasaya taşınmasında kullanılan enerjiye kadar atık ve emisyonları azaltmalarını sağladı.

Çiftçiliğin Çevre Üzerindeki Etkisi

Ford'un otomobilleri gibi, mekanizasyondaki gelişmeler - traktörler, biçerdöverler ve benzeri - daha fazla tarımsal ürün üretilmesine olanak sağladı. Buna rağmen, dünya nüfusu ve gıda talebinin hızla artmasıyla birlikte, sera gazı emisyonlarının arttırılmasından ve çevresel bozulmanın muazzam bir payından tarım da sorumludur. Verimliliği arttırmanın ve gıda üretimimizden kaynaklanan emisyonları azaltmanın yollarını bulmamız çok önemlidir.

Ancak, otomobillerde olduğu gibi tarım da, kitle otomasyonu ve akıllı teknolojilerin ortaya çıkmasıyla, yakın gelecekte temelden değişecektir. Robotlar, hali hazırda sulamadan haşere kontrolüne veya hasada kadar bir dizi tarımsal işlerde insan emeğinin yerini alıyor. Traktörler bile sürücüsüz iş yapabiliyor hale geldi. Artık dünyada alan ve üretim verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için tam otomatik, dikey çiftlikler inşa ediliyor. Bunlar ve çeşitli diğer yenilikler ve yenilenebilir enerji sistemleri de dahil olmak üzere ortaya çıkan teknolojilerin tümü, gıdaları daha verimli üretmeyi ve emisyonları azaltmayı vaat ediyor.

Bu gelişmeler ile birlikte bu teknolojik gelişmelerin emisyonları azaltacağı ve çevreye yardımcı olacağı düşünülebilir. Ne de olsa, robotlar araba üretip yiyecekleri insanlardan daha verimli yetiştirebilir, değil mi?

“Geri Tepme Etkisi”

Enerji ve kaynak verimliliğinde önemli bir gelişme olsa da, çevresel etkilerde mutlak bir azalma olmamıştır. Aslında, genel çevresel etki genellikle artmaktadır. Bazı yorumcular, teknolojideki gelişmelerin, genellikle “ geri tepme etkisi (Backfire Effect)” olarak adlandırılan bir olgu olan, tüketimde bir artışa neden olduğunu iddia ediyorlar.

Örneğin, otomobiller ile robotlar tarafından yapılan verimlilik tasarrufları ile daha fazla insan, yeni bir araç satın alabilmektedir. Aslında bu, daha fazla egzost gazı emisyonu demektir. Bu araçların çoğunun elektrikli araç olduğunu düşünsek bile üretim ve elektrik arzı ile ilgili emisyonlar hala mevcuttur.

Benzer şekilde, otomatik işlemler ve büyük endüstriyel çiftlikler daha fazla yiyeceğin daha verimli üretilebileceği anlamına geliyor. Bununla birlikte, daha ucuz yiyecekler ve artan ortalama zenginlik, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik için önemli sonuçları olması muhtemel olan kırmızı et gibi yüksek etkili yiyeceklerin tüketimini artırıyor. (Ne yazık ki Türkiye’de olmasa da dünyada tarım ve hayvansal ürünlerin fiyatında ciddi bir düşüş yaşanmakta…)

Bu nedenle, artan otomasyon ve akıllı teknolojiler, topluma elbette birtakım değişiklikler vaat ediyor. Dikkatli bir şekilde yönetilirse, bu teknolojik devrim önemli çevresel fayda sağlama potansiyeline sahip… Ancak otomasyon, sürdürülebilirlik için mutlaka olumlu bir sonuç vermeyecektir. Öncelikle tüketimimizi yönetmeliyiz, en son teknolojik devrim önümüzde yarışıyor olsa bile…

TOP
error: İçerik korunuyor !!